KOCATEPE Muhribi Batığı








KOCATEPE MUHRİBİ BATIĞI



KOCATEPE GEMİSİ'NİN ÖZELLİKLERİ:


29 Ekim 1944'de Bethlehem Steel Corp. (San Pedro, California, U.S.A.) tarafından yapımına başlandı. 22 Mayıs 1945'de tamamlandı ve 8 Eylül 1945'de Amerikan donanmasında ki görevine USS Harwood (DD861) ismiyle başladı. Gemi ismini iki kere Navy Cross madalyası kazanan ve Leyte Körfezi savaşında şehit olan Commander Bruce L. Harwood 'dan almıştır.



	Tip		:	Destroyer 

	Ağırlık		:	2425 BRT  

	Uzunluk		:	390 feet (46.95m)

	Genişlik	:	41 feet  (12.1m)

	Yükseklik	:	16-20 feet  (4.3m)

	Mürettebat	:	345 kişi  

	Silahlar	:	6 x 5"/38 caliber guns

				2 x 40mm twin anti-aircraft mounts

				2 x 40mm quadruple anti-aircraft mounts

				2 x 21" quintuple torpedo tubes   

	Max Hız		:	34 knot

	Eski Adı	:	USS Harwood (DD 861)

	Sınıf		:	Gearing  

	





Harwood gemisi, Pearl Harbour ve Vietnam olmak üzere birçok savaşta Amerikan Donanmasına hizmet etmiştir.

Harwood gemisi 1 Şubat 1971'de donanma listesinde çıkarıldı ve 17 Aralık 1971'de Türkiye'ye satıldı ve Kocatepe adıyla Türk Donanmasına hizmet etmeye başladı.

KOCATEPE'NİN BATIŞI:


20 Temmuz 1974'de Kıbrıs çıkarma harekatı başladığında Kocatepe gemisi de Mersin Limanı'nda hazır durumdaydı. Harekat sırasında Yunanistan gemilerinin Türk bayrağı çekeceği, ve telsiz operatörü olarak Türkçe bilen kişiler kullanacağı, bu sayede Türk uçaklarının kandırılacağı öğrenilmişti. Bu konuda dönemin başbakanı Ecevit, Amerikalı yöneticilerle de görüşmüş ancak bir sonuç alınamamıştı. Çıkarma operasyonları devam ederken 21 Temmuz 1974'de bölgede (Baf açıklarında) konvoy halinde Yunan gemileri olduğu yönünde bir istihbarat alınmış ancak bu doğrulanamamıştı. Bunun üzerine 301 nci Filo’ya ait S-2E tipi Tracker Deniz Karakol uçakları keşif için gönderildi. Radar görüntüleri, 4 destroyer ve 7 nakliye gemisinin Ada’ya yaklaşmakta olduğuna işaret ediyordu. Teyit için 184 ncü Filo’ya ait RF-84F uçakları da keşif için gönderildi. Elde edilmiş radar bulgularının aksine, denizde olması gereken yerlerde ve Ada ile Antalya arasındaki alanda fiziki hiçbir netice elde edilemedi. Kocatepe ve iki tane daha muhribimiz bölgeye bu konvoyu aramak ve önünü kesmek için gönderildi.

21 Temmuz Pazar sabahı saat 11:00 sularında Ankara’daki ilgili bütün birimler gergin bir bekleyiş içindeydi. Çünkü 6 nakliye gemisiyle 2 Yunan Komando Taburu’nun önemli bir malzemeyle Ada’ya varması endişesi başlamıştı. Uçaklarımızın taradıkları alanda hiçbir gemi olmamasına karşın Anamur radar müfrezesinin ve keşifteki S-2E uçaklarının radar ekranlarında Ada’ya yönelmiş gemiler gözükmeye devam ediyordu. Harekât merkezlerimiz bu birliğin Ada’ya ulaşmasını engellemeye kesin kararlıydı. Gece boyu radarlarda gözüken bu gemilere karşı saat 13:00’de kesin bir saldırı planlandı. Deniz Kuvvetleri sahada kendi gemisi bulunmadığını teyit etmişti. Saat 14:00’de 111 nci Filo’nun F-100D ve 141 nci Filo’nun F-104 uçakları havalandı. Olası bir Yunan çıkarmasına karşı çok kararlı bir şekilde söz konusu bölgede ne varsa batırılacaktı.

Saat 15:30’da gelen haber büyük bir gerginlik içinde Yunan Gemilerinin bulunmasını, batırılmasını bekleyenleri adeta yıktı, derin bir üzüntüye boğdu. Çünkü bölgede hiçbir gemi bulunmadığı söylenmesine karşın, olmaması gereken yerde bulunan veya bulunması gerektiği halde bulunmadığı söylenen Kocatepe muhribimiz 22 Temmuz 1974'de uçaklarımızca batırılmış, Adatepe ve Mareşal Çakmak muhriplerimiz yaralı halde Mersin’e ulaşmayı başarmışlardı. Bu trajik olayla 54 denizcimiz şehit oldular. Olayların bu şekilde gelişmesinde en büyük neden, her ne pahasına olursa olsun bir Yunan destek harekâtının Ada’ya ulaşmasının engellenmesi çabası ile bunun yol açtığı gerginlik ve bir gün evvel Rum güçlerinin gemilerine Türk bayrakları astıkları, Türkçe konuştukları, cevap verdikleri, helikopterlerimizi Türkçe sahte komutlarla yönlendirmek, aldatmak istedikleri konusunda alınan haberlerdi. Silahlı Kuvvetlerimizdeki haberleşme unsurlarının, araç, gereç ve sistemlerinin eksikliği ile kara-hava-deniz koordinasyonunda o günün koşullarında ortaya çıkan zafiyetler sonradan tespit edilerek süratle giderildi. Bu konuda boşluğu doldurmak, tamamen milli çevrim sistemleri ve gereçlerin üretimi için çalışmalar yapıldı. Aselsan ve Havelsan gibi kuruluşlar bu konuda hızla geliştirildi. Yine bu olayın üzerinde sonradan yapılan yorumlar ve ortaya atılan iddialara göre ortada bir elektronik yönlendirme söz konusu idi. Kim olduğu bilinmeyen bir güç, sanal olarak radar ekranlarında böyle görüntüler yaratmış ve bizi aldatmış olabilirdi.

Geminin Akrotiri açıklarında olduğu düşünülmektedir.

Gemi batmadan önce kaptan Albay Güven Erkaya'nın emriyle gemi terkedildi. Kurtulanlar çok farklı kişiler tarafından kurtarıldı. Kaptanın da dahil olduğu bir grup İsrailliler tarafından, bir grup İngilizler tarafından, bir grup da diğer muhriplerimiz tarafından kurtarılmışlardır.

72 kişiyi gemiden gemiye helikopterle kurtaran Captain Ian McKechnie'ye Türkiye tarafından Turkish Distinguished Service Madalyası verilmişdir.

Kocatepe muhribinin komutani Albay Güven Erkaya yillar sonra Deniz Kuvvetleri Komutani oldu.

Sonuçta ABD Disisleri Bakani Kissinger'in dedigi oldu; Türk bayragi tasiyan ve Türkçe konusulan gemilerin Türk uçaklari tarafindan batirilmasindan dolayi kimse Türkiye'yi suçlamadi! Zaten bir süre "devlet sirri" olarak kalan bu facia nedeniyle Türkiye içinde de kimse kimseyi suçlamadı, kimseden hesap sorulmadı!

Türk Hava Kuvvetleri ile Türk Deniz Kuvvetleri arasinda meydana gelen çarpismada 54 denizci hayatini kaybetmis oldu.













GERİ