|
|
Dumlupınar Denizaltısı (USS Blower SS-325)
23 Nisan 1944'te denize indirilen Dumlupınar, daha önce Amerikan Deniz Kuvvetleri'nde "USS Blower" adıyla görev yapmıştı. Balao sınıfı bir denizaltıdır. Geçirdiği kazalar ve arızalarla kötü bir üne sahip olan Blower, Pearl Harbor'da ilk cephe görevini yapmıştı. Lt. Cdr. J.H. Campbell komutasında 16 Aralık 1944’de Pearl Harbor’a gitti. İlk savaş devriyesini 17 Ocak 1945’de tamamladı. Java ve Güney Çin karasularında savaş bitene kadar 3 devriye turu yaptı. 1946-49 arası Pasifik filosuna bağlı olarak değişik yerlerde alıştırma ve çeşitli görevler yaptı. 16 Kasım 1950 ‘de Türkiye ye devredildi ve Dumlupınar adını aldı. 4 Nisan 1953’de NATO tatbikatı “Blue-Sea” den dönerken Çanakkale’de Nara bölgesinde İsveç yük gemisi “Naboland” la çarpışarak battı. Şu anda 90 metre derinlikte yatmaktadır. Akdeniz'de gerçekleştirilen NATO tatbikatına katılan 1. İnönü ve Dumlupınar denizaltı gemileri, manevraların sona ermesinin ardından Gölcük'e dönmek üzere yola çıktılar. 3 Nisan'ı 4 Nisan'a bağlayan gece Çanakkale Boğazı'na giriş yapan iki denizaltı gemisi, olacaklardan habersiz eve dönüyordu. Sakin geçen yolculuk saat 02.10 sularında Dumlupınar için son buldu. SİSLERİN ARDINDAKİ VE O AN... Astsubay Hüseyin İnkaya nöbetçi olmamasına rağmen vardiya dışı görevine devam etmekteydi. Nara önlerine gelinirken rotada dikkatini çeken değişiklik üzerine köprü üstüne çıktı. İşte tam bu sırada güvertede bulunan kimsenin ne olduğunu anlayamadığı bir gürültü koptu ve denizciler suya yuvarlandı. Çarpışma sırasında güvertede bulunan 8 denizcden sadece 5'i gözlerini denizde açacak kadar şanslıydı. Bu 5 subay ve astsubayın dışında 2 er pervaneye takılarak, 1 astsubay ise boğularak hayatlarını kaybetti. Naboland, Dumlupınar'a baş torpido dairesinin sancak tarafından bindrmişti. Çarpışmanın gürültüsü Eceabat Limanı'nda demirlemiş olan gemiler tarafından duyuldu. Böylesi şiddetli bir darbe alan Dumlupınar, süratle baş tarafından batmaya başladı. Darbenin şiddetine dayanamayan Dumlupınar, birkaç saniye içinde Çanakkale Boğazı'nın karanlık ve puslu sularına gömüldü. Fakat denizaltı ve hayatta kalan mürettebatının yaşayacakları henüz bitmemişti. Hızla sulara gömülen Dumlupınar'ın santral dairesinde çarpışma sonucu şiddetli bir patlama meydana geldi. Denizaltı'nın tüm elektriği kesilmişti. Gemilerinin baş taraftan itibaren su aldığını gören denizciler hızla kıç torpido dairesine doğru harekete geçti. Kıç torpidoya varana kadar da arkadaşlarının birçoğunu kaybettiler. Dumlupınar batmaya devam ederken 22 denizci de kıç torpido dairesine ulaşmayı başarmış, burada kendine yer bulamayan arkadaşları hayatlarını kaybetmişti. Dumlupınar ilk şehitlerini böylelikle vermiş oldu... Gümrük Motoru Olay Yerinde Aynı gece Eceabat Limanı'nda demirli halde bulunan Gümrük Motoru'ndaki personel, telaş içinde motora gelen bir kişi tarafından uyandırıldı. Bu kişi, Nara açıklarında bir çarpışmanın olduğunu söyleyerek, motorun kaza mahaline gitmesini istedi. Derhal yola koyulan gümrük motoru, kaza yerine vardığında deniz "panayır yeri gibiydi". Naboland, tahlisiye sandallarını indirmiş, fosforlu can yeleklerini denize bırakmış ve birçok uyarı fişeği fırlatmıştı. Gümrük motoru mürettebatı, deniz üzerinde dolaşırken tahlisiye sandallarına çıkmış ve can yeleklerine sarılmış Dumlupınar mürettebatını görerek motora aldı. Bu denizciler hızla Çanakkale'ye götürülerek hastaneye yatırıldı. Fakat hala denizin dibinde 81 kişi vardı ve onların yaşayıp yaşamadıkları bilinmiyordu. Artık onların yaşamasını ummaktan ve denizaltı kurtarma gemisi Kurtaran'ı çağırmaktan başka çare yoktu. "DENİZ KUVVETLERİNE BAĞLI DUMLUPINAR DENİZALTISI BURADA BATTI" Naraburnu'nda gün ağarmıştı. Havanın aydınlanması sayesinde civarda dolaşan balıkçı tekneleri Dumlupınar'ın batarken su yüzüne fırlattığı muhabere şamandırasını gördü. Beklenen haber gelmişti. Haberi alan gümrük motoru derhal şamandıranın bulunduğu yere gitti. Gümrük motorunun ikinci çarkçısı Selim Yoludüz şamandıraya uzandı ve üzerindeki yazıyı okudu: Deniz Kuvvetlerine bağlı Dumlupınar Denizaltısı burada battı. Kapağı açın ve denizaltıyla irtibat kurun. Kapağı açtı, şamandıranın içindeki ahizeyi kaldırdı ve ümitle "Alo" dedi... Bu, astsubay Selami'nin boğazın yüzeyindekilerle yaptığı ilk konuşma oldu. Saat 11:00 sularında olay mahaline gelen Kurtaran gemisinin çalışmaları sonuçsuz kaldıkça yüzeydekilerin umudu azalıyordu. Bu arada ilk konuşmanın ardından sırasıyla, Çanakkale Deniz Komutanı Albay Zeki Adar, Gümrük Memuru Selim Yoludüz bir kez daha ve 1. İnönü Denizaltısı ikinci kumandanı Üsteğmen Suat Tezcan Dumlupınar'la görüştü. Aşağıda Astsubay Selami ve arkadaşlarının zamanı azaldıkça, su yüzünde bulunanların moralleri bozuluyordu. Buna rağmen, Astsubay Selami'nin sesinde tereddütten ve endişeden eser yoktu. Bir süre sonra bir konuşma daha yapmak için şamandıranın başına gidildi ve ahize kaldırıldı. Aşağıdan gelen sesler hazin sonun acılı haberini verir gibiydi. Ahizenin diğer ucundan sadece dualar, ezan sesleri ve iniltiler geliyordu. Saat 15:00 sularında ise muhabere şamandırasını tutan telefon kablosu koptu. Bir daha Dumlupınar mürettebatından haber alınamayacaktı... Astsubay Selami Özben'in "Vatan Sağolsun" sözleri, 84 metre derinlikte yatan Dumlupınar'dan yükselen son ses oldu. Kurtaran Gemisi Ve Kurtarma Çalışmaları Kazanın ardından olay yerine gelen Amiral Sadık Altıncan, Vali Safaeddin Karanakçı ve diğer yetkililerin gözetiminde kurtarma çalışmaları başladı. Bu arada kaza çok kısa sürede gerçekleştiği için olayın farkına varmayan 1. İnönü Denizaltısı da olay yerine geri dönerek kurtarma çalışmalarında bulundu. Bu gemi dışında denizin üstünde iki muhrip, Kurtaran, motorlar ve Naboland bulunuyordu. Çanakkale Boğazı'nın akıntılı sularında Dumlupınar'ı ve mürettebatı kurtarma çalışmaları aralıksız sürdürüldü, fakat bu çaba mürettebatı kurtarmaya yetmedi. Dalgıçlar birçok defa herşeyi göze alarak Dumlupınar'a ulaşmaya çalışmış, fakat hiçbiri kurtarma çanını denizaltının gövdesine tutturmayı başaramamıştı. Kurtarma işinin tüm gereklerinin yerine getirilmesine rağmen, ne Dumlupınar ne de mürettebatı kurtarılabildi. Salı günü sabaha karşı ümitler tükendi. Çünkü bir denizaltı, personeline 3 gün yaşama izni vermekteydi. 72 saatten sonra içerdeki hava miktarı denizcilerin yaşamasına zaten izin vermeyecekti. Ve saat 02:15 itibariyle 3 günlük süre dolmuştu. 81 denizciden geriye kalan 22 kişiden artık ümit kesilmişti. Ertesi gün saat 15:00'te Başaran Gemisi üzerinde bir tören düzenlendi ve "Dumlupınar Şehitleri" için denize çelenkler bırakıldı. Dumlupınar Şehitlerimizin İsimleri Kurmay Albay Hakkı Burak, Makine Kıdemli Yüzbaşı Naşit Öngören, Makine Yüzbaşı Affan Kayalı, Güverte Üsteğmen İsmail Türe, Makine Üsteğmen Fikret Coşkun, Güverte Teğmen Bülent Orkun, Güverte Teğmen Macit Şengün Assubay Kıdemli Başçavuşlar: Şevki Özsekban, Ali Tayfun, Emin Akan, Ömer Öney, Mehmet Denizmen, Sait Yıldırım Assubay Başçavuşlar: Cemaleddin Denizkıran, Salahaddin Çetindemir, Zeki Gider, Kemal Acun, Hüseyin Uçan, Cemal Kaya, Naci Özaydın Assubay Çavuşlar: Bahri Serseren, İhsan İçdemir, Selami Özben, İbrahim Altıntop, Şaban Mutlu, İhsan Coşkun, Hamd Reis, Samim Nebioğlu, Mustafa Doğan, İhsan Aral, Zeki Açıkdağ, Necdet Yaman, Tuğrul Çabuk, Mehmet Ali Yılmaz Mükellef Çavuşlar: Karasulu Veysel Saygılı, Rizeli Ramazan Yurdakul Mükellef Onbaşılar: Milaslı Niyazi Giritli, İstanbullu Züğfer Ceylan, İstanbullu İbrahim İşlemeci, Trabzonlu Murat Yıldırım, Bodrumlu Mehmet Kızılışık, Bodrumlu Emin Süzer Erler: Çanakkaleli Mehmet Demirel, Bigalı Ali Gökçü, Antalyalı Nurettin Alabacak, Bandırmalı Ömer Yalçın, Edremitli Ali Aslan, Lapsekili Ülfeddin Akar, Şileli Bekir Sarı, Sürmeneli Yusuf Demir, Rizeli Mehmet Aydın, Sökeli Mustafa Özsoy, Marmarisli Nuri Acar, Çorlulu Hüdai Çağdan, Lapsekili Kadir Demiroğlu, Tekirdağlı Fikri Ulaştırıcı, Bigalı Hüseyin Sayım, Bartınlı Hüseyin Kayan, İzmirli Kenan Odacıoğlu, Lapsekili Ahmet Günal, Bartınlı Mustafa Taşçı, Çanakkaleli Hasan Bozoğlu, Bursalı İbrahim Aksoy, İzmirli Feridan Kırcalı, Ordulu İsmail Özdemir, Çarşambalı Hasan Arslan, İnebolulu Ahmet Özkaya, Çanakkaleli Enver Uçar, Foçalı Necati Kalan, İnebolulu Murat Suyabatmaz, Giresunlu Mehmet Demir, Giresunlu Galip Yılmaz, Göreleli Hasan Kelleci Tanrıdan şehitlerimize rahmet diliyoruz. GERİ |